Memnu (Yasaklanmış) Hakların Geri Verilmesi Kurumu
TCK. ‘da ömür boyu devam eden hak yoksunluğu bulunmadığından, memnu hakların iadesi kurumuna da yer verilmemiştir[1]. Ancak özel kanunlarda bu hususta yer alan hükümler dolayısıyla, TCK.’nun hak yoksunluğuna ilişkin kaideleri tam anlamıyla hayata geçememiştir.Örneğin, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde “affa uğramış olsa bile” belli bir süreyle hapis cezasına yahut bazı suçlardan ötürü mahkûmiyet, banka kurucusu olmaya engeldir. Bu sebeple özel yasalardan kaynaklanan ömür boyu hak yoksunluklarını sınırlandırabilmek düşüncesiyle, memnu hakların iadesi kurumu 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun’la 13/A maddesi olarak Adli Sicil Kanuna ilave edilmiştir.
Memnu hakların geri verilmesi, ceza mahkûmiyetinden doğan her türlü yasaklılık ve ehliyetsizliklerin, ortadan kaldırılmasını sağlayan, yaşamını dürüst bir şekilde sürdüren eski hükümlünün bu davranışını teşvik eden bir müessesedir[2]. Dolayısıyla yasaklanmış hakların geri verilmesi bakımından, kişinin işlediği fiilden dolayı hangi kanun hükümlerince mahkûm edilmiş olduğunun bir önemi bulunmamaktadır[3].
Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde bu kurum;
“(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için Türk Ceza Kanunu’nun 53'üncü maddesinin 5 inci ve 6'ncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.
(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukuki nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet Savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adli sicil arşivine kaydedilir.
(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır” şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 10.12.2018 tarih, 2018/6688 Esas, 2018/15071 Karar sayılı kararına göre; “(…) Yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Ceza Kanunu’nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir düzenleme olup, 765 Sayılı TCK’nın 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı CMUK’nın 416 ve 420. maddelerinde yer alan “yasaklanmış hakların geri verilmesi” kurumuna, 5237 Sayılı TCK’da ve 5271 Sayılı CMK’da yer verilmemiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ceza mahkûmiyetinden doğan müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlanmıştır. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir”.
A- Memnu Hakların Geri Verilmesinin Koşulları
Adli Sicil Kanunu’nun.13/A maddesi kapsamında, yasaklanmış hakların geri verilebilmesi için şu koşullar bir arada bulunmalıdır:
i) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir süre geçmiş olmalıdır.Burada sözü edilen üç yıllık sürenin başlangıcı, bihakkın tahliyenin gerçekleştiği tarih olarak dikkate alınmalıdır. Bu anlamda, koşullu salıverilmeye (5275 sk.m.107) ya da denetimli serbestlik tedbirinin uygulanarak cezanın infazına (5275 sk.m.105/A) karar verildiği durumlarda, üç yıllık sürenin başlangıcı, herhalde koşullu salıverme kapsamında öngörülen denetim süresinin yükümlülüklere uygun ve iyi hâlli olarak geçirildiği ve böylelikle cezanın infaz edilmiş sayıldığı günden itibaren başlayacaktır.
Ayrıca, mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz (m.13/A-2).
ii) Kişi, bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olmalıdır.Üç yıllık süre zarfında işlenmemesi gereken suçun kasıtlı ya da taksirli olması yönünde yasada bir belirleme yapılmamıştır. Bu açıdan, üç yıllık süre zarfında ister kasıtlı isterse taksirli olsun, herhangi bir suçun işlenmemiş olması gerekmektedir. Suçun bu süre zarfında işlenmesi yeterli olup, işlenen suça ilişkin mahkûmiyet kararının bu süre zarfında verilmiş ya da kesinleşmiş olması gerekmemektedir.
iii) Kişinin hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşmalıdır.Üç yıllık süre zarfında, kişinin herhangi bir suç işlememesinin yanı sıra, ayrıca kişinin hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü konusunda mahkemede bir izlenim ve kanaat oluşmalıdır. Bu koşul, diğer (objektif) koşullardan farklı olarak sübjektif nitelikte olup, mahkemenin takdirine bağlıdır.
B- Memnu Hakların Geri Verilmesinde Usul
Yasaklanmış hakların geri verilmesinde izlenmesi gereken prosedür, karar merci, inceleme usulü ve karara karşı öngörülen kanun yoluna ilişkin olarak, Kanun’un 13/A maddesinin 3 ila 7'nci fıkralarında düzenlemelere yer verilmiştir.
Buna göre, yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
Yüksek Seçim Kurulu, 14/03/2011 tarih ve 2011/201 karar sayılı kararında, 2011 yılında yapılan Milletvekili Genel Seçiminde mahkumiyet hükmü bulunanlarla ilgili aradığı koşullardan biri olarak; “2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11. maddesi (f) fıkrasında belirtilen suçlardan ve (e) fıkrasında söz edildiği gibi taksirli suçlar hariç bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanların, kesinleşmiş cezalarının infazından sonra, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 121–122–123–124. veya 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddelerine göre mahkumiyet kararlarına ilişkin olarak ayrı ayrı Memnu Hakların iadesi kararları almaları ve kararın kesinleşme şerhli (açıklamalı) onaylı birer örneğini eklemeleri gerektiği” yönünde karar vermiştir.
Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde de Milletvekili Genel Seçimlerindeki gibi Milletvekili Seçimi Kanunu m.11 hükmü uygulanacağından Yüksek Seçim Kurulu, 2014 yılında gerçekleştirilen Yerel Seçimlerde adaylık durumunda hüküm giymiş olanlarla ilgili olarak, 12.01.2014 tarih ve 2014/43 karar sayılı kararında; “2972 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle atıfta bulunulan 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 11. maddesinin (f) fıkrasında belirtilen suçlardan ve (e) fıkrasında söz edildiği gibi taksirli suçlar hariç bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanların kesinleşmiş cezalarının infazından sonra, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 121, 122, 123, 124. veya 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddelerine göre mahkûmiyet kararlarına ilişkin olarak ayrı ayrı memnu hakların iadesi (yasaklanmış hakların geri verilmesi) kararları almaları ve kararın kesinleşme şerhli (açıklamalı) onaylı bir örneğini eklemeleri gerektiği” yönünde karar vermiştir.
Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir. Bu itibarla hüküm ilk derece mahkemesi kararına dayanıyor ise, istinaf, bölge adliye mahkemesi kararına dayanmakta ise, temyiz kanun yoluna müracaat edilmelidir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır.
[1]Nitekim Danıştay 1. Dairesi’nin 13.03.2006, 2005/1290 E., 2006/298 K. sayılı ilamında;657 sayılı Devlet Memurları Kanunu açısından da ömür boyu hak yoksunluğunun olamayacağı kabul edilmiş, ancak bu durumun idarenin takdir yetkisi çerçevesinde değerlendirileceği belirtilmiştir: “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma başlıklı 53 üncü maddesi ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun adli sicil bilgilerinin silinmesi başlıklı 9 uncu maddesi hükümleri gözetilerek devlet memuriyetinde iken veya memuriyete girmeden önce 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48 inci maddesinde sayılan suçları işlemek suretiyle mahkum olup da cezasını çekenlerin, devlet memuriyetine atanmalarını istemeleri durumunda memuriyete atanmaları mümkündür. Ancak ilgililerin arşiv kaydına alınan adli sicil bilgileri de göz önüne alınmak suretiyle idarelerin bu atamalar konusunda takdir yetkileri vardır”. Karar için bkz. Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Yıl:2, Sayı:7, Mart 2007, s.206 vd.
[2]”..Memnu hakların iadesi” kurumuna ilişkin kararlarında bu hususu vurgulamıştır: “İster Türk Ceza Kanunundan ister özel yasadan kaynaklansın, mahkumiyet neticesi kaybedilen tüm hakların memnu hakların iadesi yoluyla kazanılabileceği, zira bu müessesenin kabul ediliş amacının mahkumiyet neticesi kaybedilen kanuni durumu ferde iade etmek olduğu, bu çeşit bir kararla hükümlüye kullanılması men edilen hakları kullanma yetkisi verildiği, mahkumiyet kararında her hangi bir hak kaybından bahsedilmese dahi, başka yasaların mahkumiyetin sonucu olarak memuriyete girememe, seçme ve seçilme hakkının kaybı gibi kısıtlamalar getirmesi karşısında, iyi halli olduğunu kanıtlayan ve süresinde istemde bulunan hükümlünün memnu haklarının iadesine karar verilmelidir…” (Yarg. 1.CD. 10.12.1991, 2820/3053, Özgenç, Gazi Şerhi, s.683, dn.14); “Memnu hakların iadesi ve genel af birbirinden farklı müesseseler olup, Anayasamızın 76. maddesindeki ve özel yasalardaki “affa uğramış olsalar bile” cümlesiyle başlayan suçlar arasında sayıldığı için “süresiz hak mahrumiyeti ve süresiz ehliyetsizlikler” getiren hükümlerin sanık aleyhine etkisinin memnu hakların iadesi yoluyla ortadan kaldırılabileceği, esasen hiçbir ehliyetsizlik gerektirmeyen mahkumiyetlerden dolayı da memnu hakların iadesinin istenebileceği gözününde tutulmalıdır..” (Yarg. 1.CD., 25.11.1992, 2532/2604, Özgenç, Gazi Şerhi, s.683, dn.14).
[3]”… Memnu hakların iadesi, ceza mahkûmiyetinden doğan yasakların ve ehliyetsizliklerin ortadan kaldırılmasını sağlayan bir kurumdur. Yasaklanmış haklar, sadece mülga 765 sayılı veya 5237 sayılı Kanunlarda öngörülen hak yoksunlukları ve ehliyetsizlikler olmayıp, bu kanunların dışındaki kanunların belli suçlardan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarını da ifade etmektedir …” (Yarg. 10.CD., 12.3.2007, 12512/2769).
[4]Kararın devamı şu şekildedir: “Bu itibarla, hükümlü müdafiinin talebinin yukarıda izah edilen 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulüyle bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle ve hükümlünün arşiv kayıtlarında yer alan hırsızlık suçu, Anayasa’nın 76. maddesinde sayılan suçlardan olup, 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında 6290 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 76. maddesiyle bazı özel kanunlarda yer alan ve bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetlerin, arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren Yasa’nın 12. maddesinin 1. fıkrasındaki koşulların oluşması halinde silinmesi olanaklı hale gelmekle birlikte, yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı bulunup bulunmadığı anlaşılamadığından, anılan maddede öngörülen süreler dolmadığı gibi, 11.04.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6290 Sayılı Kanun’la, 5352 Sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca, 11.04.2012 tarihinden itibaren arşiv kaydının silinmesi işlemlerinin, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yerine getirileceğinin gözetilmemesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden … kararın bozulmasına…”
Originally published at https://caneryenidunya.com on April 23, 2019.