Ceza Muhakemesinin Amacı

A. Caner YENİDÜNYA
5 min readFeb 24, 2019

--

Bir suçun işlenmesiyle birlikte, fail ile devlet arasında ceza ilişkisi kurulur. Bu ilişki uyarınca failin, suç teşkil eden ve kamu düzenini bozan fiili nedeniyle kanunlarda öngörülen yaptırıma katlanma yükümlülüğü, devletin ise söz konusu yaptırımları yasada düzenlendiği ölçüye riayet ederek tatbik etme görevi bulunmaktadır. Bu çerçevede ceza ilişkisi, muhakeme (soruşturma ve yargılama) ve infaz (yaptırımın tatbiki) ilişkisini içermektedir. Esasen bu ilişki, toplum sözleşmesi kapsamında bireylerin, eski ceza hukuku döneminde mevcut olan öç alma haklarından vazgeçerek cezalandırma haklarını devlete devretmelerinin, devletin de buna karşılık toplumun huzur ve sükununu, güvenliğini, aynı zamanda bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak yönündeki yükümlülüğünün bir gereğidir. Ceza muhakemesinin amacı nedir? sorusunun yanıtı da aslında, devletin tüm bu yükümlülüklerinin sağlanmasıdır.

Ceza muhakemesinin birincil amacı, usul hukuku kurallarına riayet etmek ve şüpheli, sanık ve mağdurun haklarını gözetmek suretiyle maddi gerçeğe ulaşmaktır[1]. Maddi gerçeğin araştırılması, esas itibariyle hukuk devleti ilkesinin bir unsuru olarak adaletin emrettiği bir ödevdir[2].

Yargılama ve cezalandırma yetkisi, tekel olarak devlete ait olduğundan (Justizmonopol),bu ödev ancak Devlet tarafından yerine getirilebilir[3]. Bu ödevin Devlet tarafından icra edilmesi, bazı tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Gerçekten devlet adına cezalandırma hakkını kullanan makamların, bu hakkın sınırını aşmaları her zaman ihtimal dâhilindedir. Bu da, kişi hak ve özgürlüklerinin ağır bir biçimde ihlal edilmesi tehlikesini doğurmaktadır[4].Örneğin, herhangi bir suç şüphesi altında bulunmayan bir kimse ceza tehdidi ile karşı karşıya kalabilir[5]. Bu nedenle devletin maddi gerçeğe ulaşmak için yürüteceği muhakeme faaliyetinin sınırları, şüpheli, sanık haklarının (özellikle savunma hakkının) temini bakımından açıkça belirlenmelidir. Ceza muhakemesinin hedefi, ne pahasına olursa olsun maddi gerçeğe ulaşmak değil, hukuk devleti ilkesinin ortaya koyduğu usul hukuku sistemi çerçevesinde, hukuk kurallarını gözeterek veuygulayarak maddi gerçeğe ulaşmaktır[6]. O halde ceza muhakemesinin ilke ve esaslarını ortaya koyan ceza muhakemesi hukukunun amacı, insan hakları ihlallerine yol açmadan, usul hukuku kurallarına bağlı kalarak geçmişte yaşanmış bir hayat olayının deliller yoluyla ortaya konulması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmak olarak ifade edilebilir[7].

Yargıtay’ın muhtelif kararlarında, ceza muhakemesinin amacı, “yargılama neticesi verilen ve iddia ile savunmanın değerlendirilmesinden ibaret olan hükmün doğru olmasını sağlamak”[8], “usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda, somut gerçeği her türlü şüpheden uzak bir biçimde kesin olarak ortaya çıkarmak”[9]şeklinde ifade edilmiştir.

Maddi gerçeğe ulaşma hedefinin bazı sınırları vardır. Muhakeme sonucunda verilecek olan hüküm hem usul kurallarına hem de maddi gerçeğe uygun olmak zorundadır. Sadece maddi gerçeğe uygun değil, aynı zamanda muhakeme kurallarına uygun olarak verilmiş bir kararın adil olabileceği fikrinden hareketle, ceza muhakemesinin amacının hukuk devletine uygun bir yargılama neticesinde adaleti temin etmek (die Gerechtigkeitsverwirk­lichung)olduğu ifade edilmiştir[10]. Kanaatimizce de bu görüş isabetlidir. Adaleti temin etme hedefi, esasen maddi gerçeğin ortaya çıkarılması hedefiyle iç içedir. Bununla birlikte, maddi gerçeğin her ne pahasına olursa olsun ortaya çıkarılması, adaletin tesis edilmesi demek değildir[11]. Yargılama sonucunda verilecek hüküm hem doğru hem de adalete uygun olmalıdır[12]. Şüpheli veya sanığın haklarının gözetilmediği, usul kurallarının göz ardı edildiği bir muhakeme faaliyeti neticesinde, maddi gerçek ortaya çıkarılabilir ise de bu neticenin adaletin tesis edilmesine hizmet etmediği, katkı sağlamadığı şüphesizdir. Öyleyse, ceza muhakemesi faaliyeti maddi gerçeği ortaya çıkarırken, hukuk devleti ilkesinin esaslarına bağlı kalmalı ve adaletin gerçekleşmesine zemin hazırlamalıdır. Adaleti gerçekleştirmeyi öncelikli amaçları arasında belirlemeyen bir hukuksal faaliyet eksiktir, sakattır. Esasen sadece yargısal faaliyet yönünden değil, bütün hukuk kurallarının özünde adaleti sağlama, eşitliği ve güvenliği teminat altına alma fonksiyonu bulunmalıdır.

Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve adaletin tesis edilmesi amaçlarının yanında, ceza muhakemesinin bozulan hukuk barışını yeniden sağlama amacı ve işlevi (Rechtsfriedensfunktion)de olmalıdır[13]. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, ceza muhakemesinin öncelikli amacı olmakla birlikte, bu faaliyetle hukuk barışının yeniden sağlanması da hedeflenmelidir. Ceza muhakemesinin bu ikincil amacı, anayasal bir prensip olarak hukuk güvenliği ilkesine de hizmet etmektedir, ki bu ilke, adalet, hakkaniyet gibi hukuk devletinin temel unsurları arasında yer almaktadır. Tamamlanan ceza muhakemesi faaliyeti sonucunda ceza uyuşmazlığı ile ilgili kesin bir hükme varılmasıyla, şüphe ortadan kaldırılmış, cezai uyuşmazlık kesip atılmış ve böylelikle bozulan hukuk barışı yeniden tesis edilmiş olur[14].

Son olarak, ceza muhakemesinin bir diğer amacının da hukuk devleti ilkesine (das Rechtsstaatsprinzip)uygun şekilde bireylerin hukuki güvenliklerini sağlamak olduğu ifade edilmelidir. Ceza muhakemesi, yukarıda ifade ettiğimiz amaçlarına ulaşırken, bireyin hukuki güvenliğini de göz ardı etmemelidir. Sonuçları itibariyle, bireyin temel hak ve hürriyetlerine müdahale oluşturan işlem ve koruma tedbirlerinin gelişi güzel, keyfi şekilde uygulanmaması için, bu tedbirlerin yasada öngörülmesi, sıkı koşullara tabi tutulması ve yine uygulandığında etkin bir denetim mekanizmasının öngörülmesi, bütünüyle bireylerin temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alma, daha geniş bir ifadeyle onların hukuki güvenliklerini sağlama amacına yöneliktir. Bu açıdan, ceza muhakemesinin bireyler yönünden güvence fonksiyonunu yerine getirebilmesinin, hukuki güvenlik ilkesine uygun tarzda yasal güvenceler ile mümkün olabileceğini belirtmek gerekir. Hukuk devleti ilkesinin getirdiği bir sonuç olarak ceza muhakemesi sisteminin, muhakemenin her evresinde bireyin hukuki güvenliğini sağlama gayesine uygun bir şekilde oluşturulması, olmazsa olmaz bir gerekliliktir.

Bu açıklamalardan hareketle, ceza muhakemesinin amaçlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

i) Geçmişte yaşanmış maddi olaya ilişkin delillere dayalı olarak maddi gerçeğe ulaşmak,

ii) Maddi gerçeğe ulaşırken, usul hukuku kurallarına bağlı olarak ve insan hakkı ihlaline yol açmadan, hukuk devleti ilkesine uygun bir ceza muhakemesi faaliyeti yürütmek ve bunun neticesinde adaleti tesis etmek,

iii)Bozulan hukuk barışını yeniden sağlamak,

iv)Hukuk güvenliğini tesis etmek.

Bir suç olgusunun varlığı ile ilgilenen ceza muhakemesi kuralları ağırlıklı olarak işlendiği iddia olunan eylemin faili dikkate alınarak tanzim edilmiştir. Bu noktada şüpheli yahut sanığın katlanmak zorunda olduğu ceza muhakemesi işlemleri olduğu gibi, bireysel savunma makamı olarak adil yargılanma, işkence ve kötü muameleye maruz kalmama, meramını anlatma, susma hakkı gibi pek çok temel hakkı da mevcuttur. Öte yandan ceza muhakemesinin adaleti tesis etme amacı gözetildiğinde, muhakeme faaliyetinin, mağdur haklarının korunmasına da hizmet etmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar. Nitekim bu anlayışa uygun olarak CMK.’da mağdurun ve şikâyetçinin haklarını düzenleyen hükümlere yer verilmiştir (bkz. m.233 vd.).

[1] Beulke,kn.3; Krey,kn.15; Roxin-Schnünemann,§1, kn.3;Schmid, §2, kn.8; Ostendorf,kn.10.

[2] Krey,kn.15.

[3] Schmid,§2, kn.7; Beulke,kn.3.

[4] Tarih bu tarz örneklerle doludur. Almanya’da Hitler, Belçika’da II. Leopold, Sovyetler Birliği’nde Stalin, Irak’ta Saddam Hüseyin dönemlerinde bu tarz uygulamaların yaşandığı tarihi bir gerçekliktir.

[5] Özbek-Kanbur-Doğan-Bacaksız-Tepe,s.45.

[6] Roxin-Schnünemann,§ 1, kn.3; Krey,kn.15; Volk,§ 3, kn.1; Beulke, kn.5.

[7] Şahin,s.27; Centel-Zafer,s.6, 7; Ünver-Hakeri,s.8, 9;Özbek-Kanbur-Doğan-Bacaksız-Tepe,s.45; Öztürk-Tezcan-Erdem-Sırma-Kırıt-Özaydın-Akcan-Erden, s.35.

[8] Yarg. CGK., 30.10.2014, 2013/8–119, 2014/448.

[9] Yarg. CGK., 03.06.2014, 2013/10–642, 2014/302; Yarg. CGK., 03.12.2013, 2013/13–124, 2013/585.

[10] Beulke,kn.3; Ostendorf,s.11.

[11] Volk,§ 3, kn.1; Beulke, kn.5.

[12] Beulke, kn.3.

[13] Krey,kn.21;Volk,§3, kn.1; Beulke,kn.6, 7.

[14] Krey,kn.21.

--

--

A. Caner YENİDÜNYA
A. Caner YENİDÜNYA

Written by A. Caner YENİDÜNYA

Prof. Dr. , Hukuk, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku, Kriminoloji, İnfaz Hukuku

No responses yet